En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
A. İHSAN KARAHASANOĞLU
Anayasa Mahkemesi, 46. Kuruluş Yıldönümü’nü bugün kutlayacak!
Vay canına, bize “TBMM’nin bile üstünde” imiş gibi gösterilen Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunun üzerinden sadece 46 yıl geçmiş demek ki!
Genç okuyucularımızın büyük çoğunluğu, “Aaaa.. 1962’den önce Anayasa Mahkemesi yok muydu?” diyecektir..
Anayasa Mahkemesi’ni, devlet yapısı içinde “olmazsa olmaz temel taşlardan birisi” olarak gösterenlerin oluşturduğu havada, böyle algılama da gayet doğal..
Adamlar Anayasa Mahkemesi’ni öyle kutsallaştırıyorlar, öyle dokunulmaz/itiraz edilmez/edilemez bir koruma zırhına alıyorlar ki, bu mahkemenin, insanlığın ilk gününden beri var olduğunu sanıyorsunuz!..
Oysa; Anayasa Mahkemesi, ne insanoğlu ile birlikte dünyaya gelmiş bir yargı organı, ne de bizim için vazgeçilmez bir mahkeme..
88. yılını iki gün önce kutladığınız TBMM’nin açılışının karşısında, şunun şurasında 46. yıldönümüne geldiğimiz bir mahkeme.
TBMM 88 yaşında..
Anayasa Mahkemesi ise 46 yaşında.
Bu rakamlar bize çok şeyler ifade ediyor olmalı.
Atatürk döneminde, Anayasa Mahkemesi diye bir mahkeme yok..
Ama bugün Anayasa Mahkemesi’nin boyunduruğu altına alınmak istenen TBMM,Atatürk döneminde var!
Bir yanda; Atatürkçü geçinenlerin göklere çıkardıkları, ancak Atatürk döneminde olmayan Anayasa Mahkemesi..
Diğer yanda; Anayasa Mahkemesi’nin 7 üyesinin iki dudağı arasında varlık-yokluk kavgası veren Atatürk döneminin en önemli kurumu olan TBMM..
Ne kadar büyük bir tezat değil mi?
Çelişkiler; Atatürk döneminde olmayan bir kurumun, Atütürk dönemindeki bir kuruma, Atatürkçü geçinenler tarafından tercih edilmesi ile de sınırlı değil.
46 yıl önce kurulan Anayasa Mahkemesi ile de bugünkü Anayasa Mahkemesi arasında bir benzerlik yok..
46 yıl önce kurulan Anayasa Mahkemesi, destekçisi de olsak, karşı da çıkıyor olsak, tamamen egemenlerin kontrolünde olması düşünülen bir yargı organı değil.
Üyelerinin 5’i Meclis tarafından seçilen bir yargı organı..
Sonra ne olmuş?
12 Eylül askeri darbesi olmuş!
Darbeci Kenan Evren amcamız, “Meclis’e böyle bir seçim yetkisi verilir mi canım” diyerek, tüm yetkiyi kendi elinde toplamış. Tüm üyeler, Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor artık!
Dolayısıyla; oluşumuna, halkın da katılımda bulunduğu Anayasa Mahkemesi’nin 46 yıl önce kurulduğu gündeki yapısı gitmiş, yerine darbeci kafanın öngördüğü, tek elden atama yapılan bir yapı gelip oturmuş!
Bu pencereden olaya bakarsak, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünü 46. yıl olarak değil, 26. yıl olarak kutlamak gerek.
Çünkü; üçte bir oranındaki üyesini Meclis’in seçtiği bir mahkeme ile tek üyesi bile halka seçtirilmeyen mahkemeyi aynı kabul etmek mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü üyeleri, gerçekten kuruluş yıldönümü olarak 46. yılı esas almak istiyorlarsa, başkalarına bırakmadan, kendileri bu gerçeği dile getirmeliler.
“Bizim bu yapımız halkı dışlayan bir yapıdır. Meclis’i dışlayan bir yapıdır. Bu yapı, 1961 Anayasası’nda öngörüldüğü şekilde, Meclis’i tekrar seçiciler arasında gören bir yapıya dönüştürülmelidir” teklifini bizzat Anayasa Mahkemesi üyelri yapmalıdır.
Bugün, kuruluş yıldönümü çerçevesinde yapılacak konuşmalarda, Anayasa Mahkemesi üyeleri bu konuya değinmeli, Anayasa hukukçuları bu gerçeği dile getirmelidirler.
“Anayasa Mahkemesi’nin şu yetkisi var mı, bu yetkisi yok mu, Anayasa yargısının önemi nedir” tartışmalarından çok daha önemlisi, Anayasa Mahkemesi üyelerinin nasıl ve kimler tarafından seçileceği konusudur.
Bunun için de, Amerika’yı bir daha keşfetmeye hiç gerek yok..
Nasıl ki; 46 yıl önce, bu mahkemenin 5 üyesini seçme hakkı Meclis’e verilmiştir, bugün de en az 5 olmak üzere belli sayıda üyesinin Meclis tarafından seçilmesini öngören değişiklik, hemen yapılmalıdır.
Bu değişiklik; Anayasa Mahkemesi’ne, Batı’daki örnekleri ile paralel bir yapıyı da kazandırmış olacaktır.
Batı’da hangi ülkeye giderseniz gidiniz, Anayasa Mahkemesi’nin asgari 1/3’ü, Meclis tarafından seçilir.Tüm Anayasa Mahkemesi üyelerini, Meclis’e seçtiren ülkeler de vardır ama, Türkiye’deki gibi, Meclisi tümüyle dışlayan tek bir örnek ülke yoktur.
Bugüne kadar gözardı ettiğimiz bu gerçeği, Anayasa Mahkemesi’nin 46. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle görmeli ve Anayasa ile kanunlardaki gerekli değişiklikler, acilen yapılmalıdır.
Bu yazı 950 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle