En Sıcak Konular
Radikal
Avni Özgürel
0 0 0000
CHP ve Baykal
Türkiye'de sağ oyların yüzde 65, sol oyların yüzde 35 civarında olduğu biliniyor. 1950'den beri böyle bu. Tek istisna: 1977... Yerin
göğün 'Karaoğlan' diye inlediği şartlarda Ecevit yüzde 41 almıştı.
CHP, 1950'den beri hiçbir seçimde TBMM'de çoğunluk sağlayarak iktidar olmuş değil. Başında İnönü varken, 27 Mayıs'ın sağladığı rakipsizlik ortamında bile aldığı oy yüzde 36'ydı. İktidar arzusu CHP'yi 1961'de ihtilal kadrosunun sağ partileri alenen tehdit etmesi sayesinde, 1973'te MSP'yle ve 1977'de Güneş Motel transferleriyle üç kez hükümet ortağı olma noktasına getirdi.
Yani Baykal, var olan bir şeyi eritmiş değil.
Elbette kastım Baykal başarılıydı, ama partisinin kaderinden dolayı bu tablo değişmeyecekti demek değil. Ama bilmek lazım ki bu düşünce yapısıyla CHP'nin seçimle iktidara gelmesi, ancak toplumun hafıza bandının silinmesiyle mümkün.
Siyaset bilimci Baykal'ın bu fasit daireyi kırmak arzusuyla yaptığı çıkışlar, ne yazık ki bilgiye değil sezgiye dayanan açılımları vs. sadece 22 Temmuz'da değil geçen seçimde de leke gibi sırıtıyordu.
Saldırı düzeyine varan eleştiriler karşısında Baykal'ı savunacağım aklıma gelmezdi açıkçası. Ama görüyorum ki Livaneli'nin 'ifşaatıyla' açılan perde Sarıgül kurgulamasıyla köpürüyor.
Nedir Livaneli'nin söylediği? Baykal, Erdoğan'ın yasağını kaldırtmayarak onu 2002'de siyasetin dışında tutma imkânı elindeyken bu şansı kullanmadı, Erdoğan'ı Meclis'e ve AKP genel başkanlığına taşıdı! İz'an, insaf, ahlak sınırları ancak bu kadar zorlanabilir. Pes! Solda olduğunu, hayatı boyunca yasaklarla mücadele ettiğini savunan insanlar söylüyor bunu! Sanıyorlar ki o kapı o gün açılmasa iktidar olabilecekler.
Ayrıca Baykal gitsin, Sarıgül gelsin diyen kişinin kendisine solculuk, sosyal demokratlık vehmetmesine de şaşarım. "Sağlıklı gerçek bir sol parti oluşturmak için CHP'yi tasfiye etme projemiz var, bu girişim de
onun bir aşaması" denilse anlarım. Yani yeni solu Sarıgül'le oluşturmayı değil CHP'yi onun eliyle tasfiye etmeyi anlarım demek istiyorum. El'hak hedefine varır bu düşünce. Ama ötesi dudak uçuklatır sadece.
Baykal'ın seçim sonuçlarına dönük sağlıklı bir analize ihtiyacı olduğuna şüphe yok. Gerçi bunun için uzun uzadıya araştırmalar gereksiz ama biz söylediğimizde olur ki yanlış anlaşılır. Onun için akademik bir çalışmaya gereksinim var. Malum olan sır değil aslında: Halk Cumhuriyet'e ifade ettiği bütün değerlerle birlikte sahip ve laiklik ilkesinden tavize karşı. Ancak CHP'nin şunu anlaması gerekiyor; kitleler siyasetin bu değerler üzerinden yapılmasından, önlerine her an korku tüneli panolarının getirilmesinden rahatsız. Geleceğe umutla bakmak, zorlukların aşılacağını, felaket yaşanmayacağını işitmek istiyor insanlar. Bir yandan Türkiye'nin dünyanın 17. büyük ekonomisi konumuna geldiği, 250 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşıldığı, kişi başına 10 bin dolarlık milli gelir seviyesinin hedeflendiği, enflasyonun düştüğü, yabancı sermaye girişinin rekora koştuğu vs. söylenirken; diğer yandan ülkenin içinde bulunduğu durum milli mücadele günlerinde zihinleri kuşatan endişelerle anlatılmaya başlandığında homurtular yükseliyor. CHP'ye kaybettiren bu. Yani kötü senaryo ve laik Cumhuriyet'in türban, imam-hatip Liseleri vs. yüzünden tehlikede olduğu iddiası. Başörtülü kızların önemli bir bölümünün yırtmaçlı dar etek giyip makyaj yaptığı, erkeklerle sarmaş dolaş gezindiği, imam-hatip mezunlarının mühendis vs. olmak için çırpındığı yerde radikalizm tehlikesinden söz etmek kaç kişiye inandırıcı gelir?
Oysa AKP'nin, değil asıl CHP'nin özgürlük alanını genişletme misyonunu üstlenmesi lazımdı. En keskin olanını söyleyeyim: Tarikatlar serbest bırakılsın desin CHP. Geleneksel yoldan 'icazet' almış şeyhlerin dergâhların başlarına geçmelerine itirazımız yok desin. Bakalım kaç şeyhin sıfatı gerçek kaçının uydurma, görelim. Fiilen yok mu bu örgütlenmeler, var. Madem var, bari insanlar Osmanlı'da geçerli 'Meclis-i Meşayih' (şeyhler meclisi) usulüyle dergâh sahibi olmuş kişilerin el verdiklerinin kapısına gitsinler. Yeltensin bunu yapmaya CHP, şaşırırsınız, dudaklarınız uçuklar karşı çıkanları görünce. Osmanlı döneminde Şeyhülislamlık bünyesinde çalışan Meclis-i Meşayih tüzüğünü okuyun anlarsınız ne demek istediğimi.
Bu yazı 2,017 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
18 Nisan 2010
Doğum gününde sevgiliyi hatırlamak...
-
3 Ekim 2008
Gerçek gündem ve eğlence
-
14 Ağustos 2008
Bir test, 2 bin ölü!
-
30 Temmuz 2008
İddianamenin şifresi
-
12 Temmuz 2008
Ordu ne düşünür?
-
2 Temmuz 2008
AKP davası ve Ergenekon
-
26 Haziran 2008
Travma!...
-
21 Haziran 2008
Yeni dönemde Tayyip Erdoğan ve...
-
12 Haziran 2008
Yargı kılıf işlevi görmeye başlarsa!..
-
28 Mayıs 2008
Kritik dönemeç
-
21 Mayıs 2008
Mahkeme nasıl kışkırtılır?
-
14 Mayıs 2008
Sahtelik, devlet ve siyaset
-
8 Mayıs 2008
Erdoğan’ın yol haritası
-
30 Nisan 2008
CHP değişirse her şey değişir!..
-
23 Nisan 2008
Laikliği masaya yatırmak!
-
16 Nisan 2008
Perdeyi kaldırmak
-
9 Nisan 2008
AKP nasıl kurtulmaz?
-
2 Nisan 2008
Tayyip Erdoğan
-
26 Mart 2008
Başımıza gelenler...
-
19 Mart 2008
Siyasi tarihin ayıplı sayfaları
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle